Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rixos Otelde, AK Parti Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı.
Ankara'da AK Partili belediye başkanlarına hitap eden Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanlarından cemaate yakın kimseleri belediyelere yaklaştırmamaları konusunda kesin talimat verdi. Erdoğan, "Yerelde bu örgütün mensupları neye alet olduklarını bilmiyor olabilirler, bizim köylerimizde, beldelerimizde, ilçelerimizde gerçekten temiz kardeşlerimiz 'hizmet ediyor' diyerek bu örgüte destek verdiler, gönül verdiler, sadaka, zekat verdiler, kurbanlarını verdiler ama örgütün tepesiyle tabanı aynı istikamete bakmıyor, hatta aynı kıbleye bile yönelmiyor. Taban doğru istikamete bakarken, tepe yönetimi çok farklı istikametlerde ikbal arıyor.
Benimle ilgili 245 dava açtılar. Şimdi ne olacak? Duracak mıyız? Arkadaşlar yola çıkarken söyledik. Biz kefeni giyerek bu yola çıktık. 245 değil 2450 tane de açsalar bu yolda devam edeceğiz. Ben belediye başkanlarımdan bunu istiyorum. Bunlara verilmiş ne kadar yer bina varsa bunların hepsinin hukuk ve demokrasi içinde tek tek geri alınmasını istiyorum. Bu benim için ne denli bir sorumluluksa sizler için de aynı sorumluluktur." dedi.
BİZE AFRA TAFRA YAPANLAR
Erdoğan şöyle devam etti: "Bize afra tafra yapan partimizde milletvekili seçilen ve ya belediye başkanı olup da istifa eden ayrılanlara karşı da herhangi bir iş takiplerinde şunda bunda gereken tavrı kendilerine koymalısınız. Bunlar sizin semtinize dahi uğrayamamalı. Malum bunların da işveren örgütleri var. Yıllarca biz bunların samimiyetlerine güvendik. Bu samimiyetin gereği olarak da biz de hukuk içinde gerekli destekleri verdik. Ama bundan sonraki süreçte değerli arkadaşlar bunlar asla bizden bu istikamette de destek görmemeli. Çünkü bütün bunlar ne yazık ki şu seçimlerde çok açık net ortaya çıkmış ve kalkıp da bu ülkenin başbakanına, bu iktidarın vekillerine bakanlarına bu denli saldırıda bulunanlar hukuk içinde karşılığını göreceklerdir."
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Sizler sadece belediye başkanları değilsiniz. AK Parti'nin kutsal emanetini taşıyan insanlarsınız. Siz alt yapıyı üst yapıyı yapacaksınız. Sizler gönüllere gireceksiniz. Hizmet yeterli değil. Hizmet gönle girmektir. Eğer gönül kırarsak yaptığımızın bir ehemmiyeti yoktur.
Sokakta yürürken arkanızdan belediye başkanı geçiyor demesinler adam gibi adam geçiyor desinler.
Belediye Başkanı şehir eminidir. Sizler bir medeniyet tasavvurunu temsil ediyorsunuz. Sizler modern zamanın akıncı beylerisiniz.
Demokrasi yerelde başlar. Bugün köy olan yerler 50 yıl sonranın şehirleridir. Temel sağlam olacak. Şimdilerde moda bir tabir var ya çatı aday. Temelin yok ki çatın olsun.
Çarpık şehirleri düzeltmek için çalışıyoruz. Bir anda bunları düzeltmek mümkün değil. Siz bir kapı açıp devam ederseniz gerisi gelecektir. Yurt dışına çıktınız gelişmiş şehirlere baktınız.
Aklınıza benim hemşehrim neden böyle şehirlerde yaşamıyor? sorusunu sormalı. Sizlerde gece gündüz çalışacaksınız. Diyarbakır, Konya, Sivas, Edirne, Bursa buralar hayranlık duyulan şehirlerimizdi.
Ecdad yaşanabilir şehirler inşaa edildi. Kötü miras almış olmamız kötü miras bırakacağımız anlamına gelmez.
Şehrimiz nasıl bozulduysa bu kadro bu şehirleri öyle inşaa edecek. Kendi vicdanınıza ve şehirtlerimizin ruhuna mazaret üretemezsiniz.
İnsan şehri inşaa eder sonra kendisini inşaa eder sonra şehir kendisini inşaa eder.
Kentsel dönüşüm değişim diyoruz. Bazı belediye başkan arkadaşlarımız benim şehrim ilçem küçük diye bahane üretiyor.
Hiçbir yere sığınmanın anlamı yok. Ben partimin genel başkanı olarak, belediyeden damdan düşen biri olarak şunu söylüyorum. İlçemizde bunları yaparız. Birilerine rant sağlamanın derdine düşmeyeceğiz.
Dikey mimariden yana olmayacağız. Biz yatay mimariden yana olacağız. 50-100 kat bina yaparak birilerine hava atmayacağız.
Bizim medeniyetimiz nedir bunu bilmeliyiz. Birilerine rant sağlamak amacıyla 50 kat bina yapamayız. Biz bu konularda hassas olacağız.
Küçük meseleler son derece önemlidir. Göze, gönle, kalbe hitape eden düzenlemeler yapmalıyız. Siz istediğiniz kadar büyük projeler peşinde koşun ama vatandaşın ayağına takılan bir kaldırım önemlidir.
Belediyelerimiz hala yaya kaldırımlarında engelli sorununu çözememiştir.
Engelli vatandaşımızın rahatlıkla yürüyebileceği alanlar yapılmalı. Bisiklet yollarını da yapacaksınız. Bu kültürü de genişletmeliyiz. Bütün illerimizde bunu yapmalıyız.
Yollarda ufkumuz 2x4 şeklinde yapmalıyız. Vatandaş sokağa çıktığında kendini emniyette hissetmeli.
Görüntüyü bozan her şey büyük meseledir. Vatandaş evine gelirken yorgun gelmesin. Bir yangında itfaiye aracı o sokağa giremiyorsa bunun sorumlusu belediyedir.
5 seneyi uzun bir süre olarak görmeyin. Bunu adeta evimizdeki huzuru olarak görelim.
Mevcut şehirlerimiz bu anlayışla büyümemiş. Bizim görevimiz bu olmalı. Önemli olan sağlıklı büyümedir. Sizler şehirlerin eminisiniz. Ama sahibi değilsiniz.
Kararlarınızı şehrin tüm sakinleriyle istişare etmeniz gerekir.
İdeolojik yaklaşımlara her ne yaparsanız yapın onlar karşı çıkacaktır. Onlara 24 ayar altından yol yapsanız bunlar teneke diyecekler.
Milletimiz 30 Mart'ta bu yerleri size verdi. Bu emanete sahip çıkarsanız 5 yıl sonra bu millet size gerekli değeri verir.
Bu harekette kibir yoktur. Belediey başkanı olmak bizi halkın üstünde göstermez. Halkın hizmetkarı yapar.
Taksim'de kışla ve kültür merkezi için girişimlerimize karşı çıktılar. Taksim maalesef mabedsiz bir bölge. Taksim Camii'nin yapılması konusu getirildiği halde, trafiğin yerin altına alınması ve Taksim meydanının yayalaştırılması gündeme geldiği halde buna karşı bir tavır. Yapılacak olumlu şeylere karşı bunların yaklaşımı olumlu değildir.
Bir halk oylaması yapsak Beyoğlu ilçesi buna hayır demez evet der. Seçimlerde Beyoğlu'nu AK Parti'nin kazanmış olması bunun en açık ispatıdır. Bu neyi gösteriyor? Beyoğlu halkı vaatlerimize hayır demiyor. Tam aksine evet diyor.
Cumartesi günü İstanbul'da dünyanın en büyük havalimanı inşa edilmek üzere temel attık. Dün Ankara'da kendi milli kuruluşlarımızın imal ettiği 3 helikopterin Karakuvvetleri'ne devir teslimini gerçekleştirdik. Toplam 59 tane olacak. İlk üçü teslim edildi. Bütün bunlar sıradan yatırımlar değil.
Havalimanıyla ilgili kolay kolay da bir şey yazamıyorlar. Ne yaparız da bunu gölgeleriz diyorlar. Yılda 150 milyon insanın bu havalimanındaki gidiş gelişini düşünün. Atatürk Havalimanı bile rekor kırıyor. Dün günlük iniş kalkışta yaklaşım 1300 uçak oraya indi kalktı. Bu ihtiyaca cevap vermiyor. Çünkü siz havada uçakları dolaştırıp döndürürseniz bu hem gelene zulüm hem içindeki vatandaşa zulüm. Gidecek, kalkan uçağı pistin başında 45 dakika 1 saat bekliyor. Şikayetler geliyor.
Artık bu terazi bu kadar sıkleti çekmiyor. Birileri kalkıp niye geç kaldınız da diyebilir. Ama demek ki burayı yapacak beş tane yiğide ihtiyaç vardı. Biz bütçeden ziyade bu yap işlet devret sistemiyle nasıl yaparız bunun arayışı içinde olduk. Ülkeyi biz 26 havalimanı ile aldık. Buna 26 tane daha ekledik. 52 havalimanı var. Bunların bazılarını yap işlet devret sistemiyle yaptık. Finansi yönetmek her yiğidin karı değil. Bugüne kadar gelenler finansı yönetemediği için taş üstünde taş koyamadılar.
Para olmadan birilerinin finansıyla kaynak üretmek suretiyle bunu yapmak meseledir. Buna yolsuzluk dediler. İlla bir kulp takacaklardı. 25 yıl orayı çalıştıracaklar sonra bize devredecekler. Yani millete. Devlete. Bu arada da belli bir kira ödeyecekler. Sadece bir havalimanı değil, helikopterler değil, bunlar aslında bir büyük iddanın davanın adamı olmanın tablosunun gerçekleştiği anlardır.
Siparişler gelmeye başladı. Ürettiklerini satan bir ülke haline geliyoruz. Türkiye artık kabına sığmıyor. Türkiye kendine biçilen rolü reddediyor. Kendi rotasını çiziyor. Biz yıllarca başka ülkelere gıbtayla baktık. Başka ülkelerin başarılarını izledik. Ulaşılamaz hayal olarak gördük. Bir kaç asır öncesine kadar bu topraklar dünyanın gıbtayla baktığı topraklardı. Maalesef bizi medeniyetimizden koparmak toprakla bağımızı kesmek istediler. Bizi aza mahkum ettiler. Var olanla yetinmeye başkasına hayranlıkla bakmaya mahkum ettiler. Dışardan değil sadece, içerden de bizi dar çerçeveye hapsetmek istediler. Biz 3 Kasım'da geldiğimizde Türkiye'nin azla yetinemeyeceğini söyledik, Türkiye adına millet adına hayaller kurduk ve bunları gerçeğe dönüştürmenin mücadelesini verdik.
Şimdi elhamdulillah bizim de yollarımız var. Artık bizim de hızlı trenlerimiz otoyollarımız var. Yurt dışında gördüğümüz şeyler artık kendi ülkemizde var olan şeyler. Artık biz de işte ANkara'dan İstanbul'a Konya'ya Sivas'a Eskişehir'e hızlı trenle gidiyoruz. Bu ağ artık hamdolsun bir çok ile ulaşacak. 20-30 kişilik sınıfları konuşuyorduk. Şimdi bizim de hamdolsun 20 kişilik sınıflarımız var. Filmlerde doktorların ellerinde çantalarıyla eve gittiğini görüyorduk. Ulaşılamaz zannediyorduk. Yabancı filmlerde sürekli ambulans sesi duyuyor hayret ediyorduk. Şimdi bizde de bir telefon kadar yakın ambulanslar, jet ve helikopter ambulanslar var.
Sanmayın ki 17 ve 25 Aralık operasyonları yolsuzluk için yapıldı. Büyük Türkiye birilerini rahatsız etti.
Taban ile tepe yönetimi aynı kıbleye bakmıyor. Türkiye'nin milli kurumlarına açık açık taarruz ettiler. Hedefi hizmet ve eğitim olan bu örgüt MİT müsteşarıyla niye bu kadar ilgili? Sen cemaat misin örgüt mü? Polisler görevden alınıyor veya tayin ediliyor. Bakıyorsunuz yayın organlarında haber... Sen emniyet teşkilatının bölge yönetimi misin? Sana ne? Sen mi birini bir yerden atayacaksın. Demek ki bunlar bu işin içinde bu kadar var. Bu bunu gösteriyor. Bu hassasiyete bizim de böyle bakmamız lazım. Şu anda bazı belgeler yayınlanıyor. Ertesi gün malum medyası bu yanlış diyor. Bunlarda takiyye yalan iftira meşrudur. Hedefinin insan yetiştirmek olduğunu söyleyen bu örgtü artık cemaat demiyorum ben bunlara siyasetin nasıl bu kadar içine girer siyaseti dizayn etmeye nasıl bu kadar cüret eder.
Anadoluda saf temiz insanların alın teriyle yükselmiş bu örgüt nasıl olur da kendi ülkesinin kazanımlarına saldırır. Yargı ve emniyet içinde kendi paralel yapılanmasını kurarak bir cemaat nasıl olur da kendi ülkesini çökertmenin içine girer.
Benimle ilgili 245 dava açtılar. Şimdi ne olacak? Duracak mıyız? Arkadaşlar yola çıkarken söyledik. Biz kefeni giyerek bu yola çıktık. 245 değil 2450 tane de açsalar bu yolda devam edeceğiz. Ben belediye başkanlarımdan bunu istiyorum. Bunlara verilmiş ne kadar yer bina varsa bunların hepsinin hukuk ve demokrasi içinde tek tek geri alınmasını istiyorum. Bu benim için ne denli bir sorumluluksa sizler için de aynı sorumluluktur.
Bize afta tarfta yapan partimizde milletvekili seçilen ve ya belediye başkanı olup da istifa eden ayrılanlara karşı da herhangi bir iş takiplerinde şunda bunda gereken tavrı kendilerine koymalısınız. Bunlar sizin semtinize dahi uğrayamamalı. Malum bunların da işveren örgütleri var. Yıllarca biz bunların samimiyetlerine güvendik. Bu samimiyetin gereği olarak da biz de hukuk içinde gerekli destekleri verdik. Ama bundan sonraki süreçte değerli arkadaşlar bunlar asla bizden bu istikamette de destek görmemeli. Çünkü bütün bunlar ne yazık ki şu seçimlerde çok açık net ortaya çıkmış ve kalkıp da bu ülkenin başbakanına, bu iktidarın vekillerine bakanlarına bu denli saldırıda bulunanlar hukuk içinde karşılığını göreceklerdir.
30 Mart'ta gittiler CHP ile MHP ile BDP ile ittifak yaptılar. Düşünebiliyor musunuz? Kapı kapı dolaşıp bu partilere oy istediler. Yeter ki AK Parti kazanmasın. Bunu yaptılar. Ankara'da İstanbul'da başka şehirlerde bu örgüt aday belirledi. CHP ve MHP de kabul etti. Örgüte itaat etti. Bunlarla birlikte gereken cevabı bir kez daha aldılar.
CHP genel müdürü hala utanmadan sıkılmadan eline tutuşturlan iftiraları papağan gibi tekrar ediyor. CHP hala Pensilvanya'nin dizinin dibinden kalkmadı. Pensilvanya sadece dizilere değil CHP ve MHP'ye de senaryo yazıyor. Çıkmış telefon numaraları açıklıyor. Sen CHP genel müdürü müsün yoksa telefon rehberi misin, sekreter misin? Başkasının numaralarından sana ne? İnanın kendi telefon numarasını sorsanız söyleyemez. Kesinlikle unutmuştur. Belediye başkanıyken evi kağıthanede kağıttepe diyor. Daha kendi partisinin çözüm süreci için hazırladığı maddelerin sayısındaın habersiz kişiden hangi ciddi öneriyi beklersiniz.
Biz 30 Mart öncesi gittiğimiz her yerde Arif Nihat Asya'nın bayrak şiirini okuduk. Bunu her bölgede okuduk. Beyefendiler bu şiiri daha dün farkettiler. Niye? Çünkü istismar fırsatı vardı. Hakkari'de bayrak diye bir meseleleri yoktu. Hakkari'de niye Türk bayrağı yoktu ey Kılıçdaroğlu. Sende yürek yok. Olsa dalgalandırırdın. Utanamdan sıkılmadan bayrağı beni indirdiğimi söylüyor. Bendeki bayrak sevgisinin zerresi sende olamaz. Sen kimsin ya.
Bahçeli de çıkmış genelkurmay başkanımıza istifa et diyor. Sen ne zamandan beri cumhurbaşkanı oldun ya istifa istemeye başladın. Sen önce Sivas'tan öteye gitmesini öğren. 30 Mart seçimlerinden ikiniz de gidemediniz.
Mesele sadece bayrağı dalgandırmak değil o bayrağın gölgesinde var olduğunu gösterebilmektir. Ey MHP ey CHP Çukurca'da neden yoksunuz? Orada teşkilatlarımızı dik tutmak için mücadele ediyoruz. Teşkilatlarımız bombalandı. Buna rağmen yılmadık.Tekrar inşa ettik. Bunun mücadelesini veriyoruz. Tillo'da Erciş'te neden yoksunuz? Biz varız. Oralar da vatan toprağı değil mi? Gitmediğiniz yerler bayrağa saldırı olunca mı aklınıza geliyor. Bunlar bayrağı da uzaktan seviyor. Ak Parti gibi o bayrağı yüceltecek kadar cesaretleri yok iradeleri yok. Şimdi CHP milletvekilleri çıkıyor Lice'de ölen 2 vatandaşın cenazesine koşuyor. Gelin şunları yaşatalım deyince gelmezler. Ama cenaze var deyince üşüşürler. Lİce'de olaylar başlayınca diren Lice dediler. Tahrik ettiler. Hain saldırı olunca da gerisin geri döndüler bayrağı istismar ettiler. Ankara'da bayrak yakacaksın, Hakkari'de bayrağı saklayacaksın, hiç gitmediğin Diyarbakır'da bayrağa saldırı olunca akbabalar gibi üstüne saldıracaksın. Türk bayrağını da hiçkimsenin istismar vasıtası yapmayız.
Diyarbakır'da askeri garnizondaki alçakça saldırının hesabını soracağız. Olayı seyreden kim olursa olsun, saldırıyı yapan haine de ipini tutan hainlere de hesabını soracağız. Kamu görevlileri hakkında da soruşturmayı başlattık. Gözaltılar devam ediyor. Dün söyledim, büyük devletler böyle zavallı hainler karşısında vakarlarını yitirmezler. Büyük devletler bu zavallılar gibi alçalmazlar. Büyük devletlerin büyük hesabı olur. Doğu batı kuzey güneyde ne bu zavallı hainin saldırısından hiçbir vatandaşımız etkilenmesin. Hiçbir şehrimizde bu saldırı bir tahrik bahanesi olarak kullanılmasın. Eğer bu provokatör vurulsaydı cesedi üzerinden istismar yapılacaktı. Vurulmadı şimdi bayrak üstünden istismar yapılıyor. Ne ölüler ne de kutsal değerler üstünden el ovuşturanlara millet prim vermez.
Gezi ve 17 Aralık'ta yarım kalan oyunu devam ettirmek istiyorlar. Ellerinden geleni yapacaklar. Manşetlerde köşe yazılarıyla çözüm sürecini engellemek kardeşliğimizi örselemek için her yola başvuracaklar. 77 milyonun her ferdi bilsin ki Türkiye çok büyük bir devlettir. Türkiye bu saldırılara eyvallah etmez. Annelerin gözyaşını dindirmek için hassasiyetle mücadele edeceğiz. Şımarıklığa eşkıyalığa hainliği göz yummayacağız. Terör örgütü ve HDp gençlerin kadınların arkasına saklanarak güç devşirmeye çalışıyor. Bunlarda onur ve karakter yok. Olsaydı o çocukların arkasına saklanmazlardı. Onların yüzlerinde maskelerle onları kullanmazlardı. Hanım kardeşlerimizi öne sürmek suretiyle bu milletin evladı mehmetçiğin o kadına dipçik sallamayacağını biliyorlar ve kullanmak istiyor. İşte bunların ne durumda olduğunu görüyoruz. O kadar zavallılar ki MHP, CHP ve paralel yapıdan medet umar hale geldiler.
Terör örgütü de HDp de bugüne kadar bölgeye acıdan başka bir şey vermedi. Ölümlere göz yumdular öldürdüler, çocukları yetim bıraktılar, bunlardan beslendiler. Şimdi Diyarbakır'da çocuklar için eylem yapanları görünce elleri ayaklarına dolaştı. Bölgede kurmaya çalıştıkları tek parti zulmü kurulmadan çatırdadı. Bu kan emici vampirlere itirazını Kürt kardeşlerim gösterecektir. Kendilerin acıdan kandan başka bir şey getirmeyen bu HDP'ye inşallah kardeşlerim dur diyecektir. Biz çözümden ve kardeşlikten vazgeçmeyeceğiz.
10 Ağustos'a sadece 2 ay kaldı. Aday tepsit noktasında son aşamaya geldik. İstişarelerimizi yaptık. Yol haritamızı belirledik. Çalışmalarımız devam edecek. Öncelikle adayımız kim olursa olsun istikrarı devam ettirecek ekonomi büyümeye paralel yapıyla mücadelemiz ve çözüm süreci mücadelemiz kararlılıkla ilerlemeye devam edecektir. Partimiz şahıslarla kaim değildir. Değişiklik olursa bu AK Parti'yi daha da güçlendirecektir.
İkincisi hiç rehavete kapılmadan şimdiden 10 Ağustos çalışmalarına başlamalıyız. 10 Ağustos, 2015 seçimlerinin de bir işaret fişeğidir. Halkın zihnindeki tereddütleri gidereceğiz. Şu anda ne CHp ne MHP ne diğerleri cumhurbaşkanını halkın seçmesini istediler mi? Halk o zaman 69'da evet biz cumhurbaşkanı seçmek istiyoruz dedi. CHP ve MHP mecliste bu işi halletmek istediler. Bu halkın karşısına nasıl çıkacaklar bizim adayımıza oy verin diyecekler. Sizin halka saygınız ve güveniniz yok ki! Halka güven duyan sadece AK Parti'dir. Her birimizin teşkilatımızla uyum içinde işbirliği içinde sahada yeni Türkiye'yi anlatmanızı istiyorum.
Ben belediye başkanı oldum benim partim yok yanlışı içine hiçbir arkadaşımız girmesin. Bizler için teşkilat olmazsa olmazdır. İl ilçe belde olabilir veya sandık müşahitlerimize kadar hepsi. Siz onlar sayesinde buradasınız. Dolayısıyla el ele ve omuz omuza olacaksınız. Yaşanan tüm saldırılara rağmen inşallah Türkiye hiç aldırmadan hızını kesmeden geleceğe ilerleyecek. Bugün inanıyorum ki dünden daha güzel. Yarınlar da sizinle daha da güzel olacak. Bu topluluk Türkiye'nin yüzde 75'ine hitap ediyor. Sizin hizmetleriniz yüzde 75'e hitap ettiğine göre yükünüzün de ne kadar ağır olduğunu unutmayın. Yüzde 100'ün de belediye başkanı olacaksınız.
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan kdzereglihaberci.com sorumlu tutulamaz.
Henüz yorum yapılmamış.DÖVİZ KURLARI |
||||||
Dolar | Euro | |||||
Alış | Satış | Değişim | Alış | Satış | Değişim | |
0 | 0 | 0 | 0 | 0 | 0 |
Hava Durumu |
||