AnaSayfa > Güncel > BAŞKAN UYSAL, NEDEN 'EVET' DİYECEKLERİNİ AÇIKLADI..

BAŞKAN UYSAL, NEDEN 'EVET' DİYECEKLERİNİ AÇIKLADI..

Kdz.Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, katıldığı bir radyo programında Anayasa referandumuna neden 'evet' diyeceklerini madde madde açıkladı..

03.Mart.2017 Cuma 9:38
A A

Kdz.Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal,18 Maddelik Anayasa Değişikliğine ilişkin 16 Nisan’da yapılacak referandumda “evet" diyeceklerini açıkladı.

Uysal, Ereğli FM’de konuk olduğu “Fikri Kapan’la Burada Konuşalım Programı”nda, maddeler üzerindeki görüşlerin açıkladı.
İşte Uysal’ın canlı yayındaki açıklamaları;

ADI: “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ”
Sistemin adını doğru koymamız lazım Halk oylamasına gidilen sistem, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”dir. Cumhurbaşkanlığının hem de Meclisin birlikte seçimlerinin yenileneceği bir sisteme gidiyoruz.
Cumhurbaşkanı olarak icranın başı olabilmeniz için yüzde 50’nin üzerinde oy alarak halk tarafından seçilmeniz gerekiyor. Yüzde 50’nin üzerinde halk oyuyla hükümeti kurduğunuz zaman Hükümet krizleri ortadan kalkıyor. Bunun sonucu kazanabilmeniz için birliktelikler artacak, toplumun kutuplaşması azalacak. Çünkü, yüzde 50’in üzeri, birlikteliği, uyumu sağlayan bir orandır. Bir de, siyasette bu birlikteliği, uyumu sağlaman için insanda ne tür bir yapı olması lazım? Sorumlu bir insan olması lazım. Daha akılcı, daha uyumlu insan olmamız lazım.

DEVLETİN GERÇEK SAHİBİ MİLLETTİR
Yapılacak seçimden sonra mutlaka tek başına bir iktidar çıkıyor. Ve bu iktidar 5 yıl kesintisiz icraata yapan bir Hükümet kuruluyor. Meclisi ve Hükümeti kim seçiyor? Millet seçiyor. Güvenoyunu kim veriyor? Millet veriyor. Yani, aslında Devletin gerçek sahibinin Millet olduğu, bu yasalarla değişikliklerle gerçek yerini buluyor. Bu sayede ‘vesayet Sistemi’de ortadan kalkmış oluyor. İcra, Hükümet ayrı yasama organı ayrı; tam bir kuvvetler ayrılığı ve çift başlılık da ortadan kalkıyor.

HUZUR VE GÜVENİN TEMİNATI
Güçlü Hükümet, kurumsal yenilenmeyi hızlı yapar. Terörle mücadele güçlü hükümet sayesinde etkin olur ve terör gündemden düşer. Güçlü Hükümet aynı zamanda huzurun, güvenliği ve özgürlüğün teminatı olur.

2023 HEDEFLERİ
Aynı zamanda hızlı ve etkili yönetim ekonomik büyüme refah kalkınmanın da garantisi olur. Bu sayede bizler kurumlar hızlı çalışacağımız için 2023 ve ötesi hedeflerine hızlı ulaşabiliriz. Ve bölgemizde etkili, öncü bir ülke oluruz.

SEÇİLMİŞİ, SEÇİLMİŞLE DENETLİYORSUN
Meclis’te asli işlevine dönüyor. Kanun yapımında tamamen Meclis yetkili oluyor. Cumhurbaşkanı ve kabineyi denetliyor. Yani seçilmişi, seçilmişe denetlettiriyorsun. Milletvekilleri de sürekli kendi seçmenleri ile temasta oldukları için halkın beklentilerini, sorunlarını, ihtiyaçlarını, kanunlara daha fazla yansıtmaları sağlıyor.
Aslında seçilen de, güvenoyu veren de Millet oluyor. Merhum Başbakan Adnan Menderes’in ‘Söz Milletindir’ demesi, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da ‘söz de karar da milletindir’ söylemleri gerçek oluyor. Hakimiyet, kayıtsız şartsız milletindir demiyormuyuz?

SEÇİLME HAKKINI VERMEKTE NE MAHSUR VAR
Milletvekili seçilme yaşı 25’ten 18’e iniyor. Seçme hakkını verdiğiniz birine seçilme hakkını vermenizde ne mahsur var? Burada bizim gençliğe önem vermemiz lazım eğer bizler çocuklarımızı gençlerimizi yaşlılarımızı, saygı ve sevgi olarak aynı seviyeye getiremezsek ülke olarak ileri gidemeyiz.

MEYDANLARDA GENÇLER VARDI
Böyle zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada yaşayan gençlerin sorumlu olması, ideali olan gençlik olması, çevreye duyarlı olması lazım.15 Temmuz hain darbe girişiminde ben sokaklardaydım. Kamyonlardaki insanlarımız, ellerinde bayrak tutanlarımız camlarını açıp da düşecek şekilde bayrak sallayanlarımızın büyük çoğunluğu gençlerimizdi. Bu gençlerimize güvenmemiz yazım. Ben gençlerimize güveniyorum ve bunun da üretkenlik, verimlilik getireceğine düşünüyorum. Gençlerimize 18 yaşında seçilme hakkının verilmesini doğru buluyorum.

DÜNYAYI YÖNETENLER 45’Lİ YAŞLARDA
Ülkemizde milletvekili yaşı ortalaması 50 yaş üzerinde. Dünyayı yönetenler, başkanlar, başbakanlar ise 45’li yaşlarda. Ülkemizde de bu yaşlarda ülke yönetimine geçebilecek gençlerimizin 18 yaşında seçilmelerinin ne mahsuru olabilir ki?

ATA’NIN GENÇLİĞE HİTABI…
Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabesi’nde; ‘Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur’ sözünü hatırlarsınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, o zaman Nutuk’u yazarken, gençlere hitap ederken gençlere güvenmiş, peki biz niye güvenmiyoruz. Seçme yaşının 18’e indirilmesini niye bu kadar ‘gaddarca’ eleştiriyoruz.

VEKİL SAYISININ ARTMASI
Milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkıyor olması, daha fazla temsil hakkını getirir. Bu da Milletvekillerimizin vatandaşlarıyla daha fazla buluşacağı demektir. Monarşi ile yönetilen İngiltere’nin 62 milyon nüfusu var, Avam Kamarasında seçimle gelen 646 milletvekili var. Krallıkla yönetilen 11 Milyon nüfusu bulunan Belçika’nın milletvekili sayısı 150. Türkiye’nin 80 milyon nüfusunu oranlarsak milletvekili sayısı 1200 olması lazım. Çağımız şunu gerektiriyor; işler gittikçe küçülüyor ve daha çok uğraşılması gerekiyor. Bu zor coğrafyada sadece belki 30 milletvekili benim ülkemde bir daha darbe olmasın diye çalışmalar yapsınlar. Milletvekillerine maaş veremiyoruz söylemleri yalan. Bu ülke herkese maaş verir. Yeter ki herkes sorumluluğunu bilsin. Vatanımızı, Bayrağımızı toprağımızı korumak istiyorsak 50 değil, 100, 150, 200 milletvekili daha fazla olsun.

HSYK’NIN DURUMU
Meclis, ilk defa Hakim ve Savcılar Kurulu’na üye seçme hakkına kavuşuyor. Ne kadar güzel bir şey. Yargının bağımsızlığına ‘tarafsızlık’ ilkesinin de konulması son derece doğru bir karar. Askeri yargının kaldırılması son derece doğru. HSYK’nın adının ‘HSK’ olarak değiştirilmesi de çok doğru.

UZLAŞMA VE UYUM ORTAMI
5 yılda bir, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinin aynı anda yapılması, istikrarı sağlıyor. Çünkü ortak hareket etmek zorundasın, birlikte çalışma kültürünü artırıyor. Bunun sonucunda erken seçim ihtimali de azalıyor. Cumhurbaşkanı’nın seçim kararı alabildiği gibi Meclis’te 3’te 5 çoğunlukla aynı kararı alabiliyor. Ama iki seçim de aynı anda yenileneceği için uzlaşma ve uyum ortaya çıkıyor. Yani tarafların bir tarafta seçim, diğer tarafta uzlaşarak devam kararı tercihi ortaya çıkıyor.

CUMHURBAŞKANININ PARTİLİ OLMASI
Cumhurbaşkanının partili olması hususundaki söylemler aslında samimiyet var. Her kim olursanız olun, isterseniz sokakta dolaşan sade bir vatandaş olun, muhakkak bir siyasi görüşünüz vardır. Yoksa ‘ben tarafsızım’ demek, demogojik laflar diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanının partisi ile ilişiğinin kesilmemesinin artıları var. Parti kurulları ve kanallarıyla arası kesilmediği için halkın dertlerini bu kanalları vasıtasıyla daha net öğrenebiliyor. Bir insanın cumhurbaşkanı olması için partili olmasının engel olmaması gerekir. Ben belediye başkanı olarak partiliyim. Başbakan da partili. Peki hizmetlerinde partili gibi mi davranıyor. Boğaz köprüsü, tünel yaparken ‘buradan sadece partililer geçer’ diyor mu? Bunlar yanlış şeyler. Aslında gerçek geliyor, samimiyet geliyor.

KENDİ BÜTÇESİNİ KENDİSİ HAZIRLAMASI LAZIM
Bütçe’de gerçek ve nihai kararı vermek Meclis’e ait. Şu anda Bütçe’yi Bakanlar Kurulu yapıyor. Yeni sistemde Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanlığı’na bağlanıyor, Başbakanlık olmuyor. Peki buradaki, ‘yürütme’ dediğimiz icra organı hangisi? Başta olan Cumhurbaşkanı ve bakanlar Kurulu. Tabi ki kendi bütçesini, kendi vizyonunu yapması için bütçesini de kendi hazırlaması lazım. Belediye Başkanlığı bütçemizi başkanlık makamı, yardımcılar ve ilgili birimler hazırlıyor. Plan Bütçe Komisyonu değerlendiriyor. Dolayısıyla bunda gocunacak, çekinecek, oraya, buraya çekilecek er hangi bir şey yok. Nihai karar yine Meclis’e ait oluyor.

KHK’YA KARŞI MECLİSİN KANUNU…
Cumhurbaşkanı hakkında, her hangi bir suç işlediği iddiasıyla soruşturma açtırılabiliyor. Soruşturma açılan Cumhurbaşkanı da seçim kararı alamıyor. Bu da Millete ve Meclis’e karşı sorumlu bir Cumhurbaşkanı modeli getiriyor. Daha ileriki aşamasında milletvekillerinde adaylarını seçerken de dikkat edilmesi gerekiyor.
Cumhurbaşkanının, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi var. Zaten bu yetki mevcut Başbakan’da yok mu? Aynı şey. Temsilin en üst makamı Cumhurbaşkanı olduğu için kararname çıkarma yetkisi oluyor. Cumhurbaşkanı, idari düzenlemelere yönelik kararname çıkarabiliyor. Temel haklar ve özgürlükler, siyasi hak ve ödevler konusunda KHK çıkaramıyor. Ayrıca Anayasa’da düzenlenmesi öngörülen konularda da KHK çıkaramıyor. KHK ile (Meclis’in çıkarabildiği) Kanun çakıştığında, kanun geçerli sayılıyor. KHK’lar ise Meclis’in ve Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabi oluyor.

CUMHURBAŞKANININ ATAMA YAPABİLMESİ
Cumhurbaşkanı üst düzey kamu görevlilerini KHK ile atayabiliyor. Tabi ki yürütmenin başı olarak daha iyi, daha güzel hizmet olması amacıyla, daha hızlı çalışalım diye üst düzey kamu görevlilerini atamı normal. Ama burada asıl önemli olan, ehliyet ve liyakatlı olanlar göreve gelir. Sayın Cumhurbaşkanımız, ehliyet ve liyakat sahibi olmayanları niçin göreve atasın? Hatır gönül için böyle bir atama yapabilir mi? Başarılı olmak zorunda, çünkü tekrar ortaya sandık gelecek.

OHAL Mİ, SIKIYÖNETİM Mİ?
Olağanüstü Hal (OHAL) konuşuluyor. Sıkıyönetim mi olsun, OHAL mi olsun? Şu anda ilçemizde, İlimizde OHAL var. Ama hayatımızda OHAL ile alakalı değişen hiçbir şey yok. Ayrıca bunu Meclis’in kaldırma uzatma yeksiki var. Bun da Meclis7in denetleme yetkisi ve sorumluluğu artıyor demektir.

İSTANBUL’DAKİ ÇALIŞMALARI
Vatandaşlarımıza soruyorum; 14 yılda Türkiye ileri gitti mi? Evet gitti. Liderimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın recep Tayyip Erdoğan milletin umudu oldu mu, hayallerini gerçekleştirdi mi? ‘yapılamaz’ denilenleri yaptı mı? Evet. 1994’lü yıllarda İstanbul’da yaşıyordum. İstanbul gibi bir mega şehri çöp sorunu varmıydı? Vardı. Çöp, su, hava kirliliği sorunlarını bitirdi. Haliç’in yapılanması, temizlenmesi mümkün değil diye bakılıyordu. Burasını temizledi.

HASTANELER, KÖPRÜLER, TÜNELLER, YOLLAR…
Ülkenin başına geçtiğinde hastaneler büyük sorundu. Her İle, ilçeye modern hastaneler, Köprüler, tüneller yaptı. Çocukluğumuzda bildiğimiz tek tünel Bolu Dağı’na yapılandı. Onu da yıllarca açılsın diye beklemişiz. Ereğlimize gelene kadar bile 10-11 tünel var. Yol sorunu çözüm buldu. Sadece son 3 yılda 6600 kilometre bölünmüş yol yapıldı. Cumhuriyet dönemimizde toplam bölünmüş yol 6100 kilometreydi. Üniversite sayısı 79’dan 193’e çıktı.
‘AK Parti seçmeninin eğitim seviyesi düşük’ derler. Şimdi düz mantıkla düşünelim; Ben neden üniversite sayısını artırayım ki, benim seçmenim olmama ihtimali var. Demek ki, Sayın Cumhurbaşkanımız o gözle bakmıyor. Ülkesinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi muasır medeniyetler çıkarmak için çalışmalara devam ediyor. Ve her şeyi eğitimli toplumda görüyor. Bunlar 14 yıla sığan hizmetler. Bakın biz 3 yılda daha üniversite kampus alanımızı debeleniyoruz. Kolay iş değil.

BİLİMİN ÖNEMİ…
Bu hafta sonu Sayın Bakanımız Düzceli Sayın Doktor Faruk Özlü’yü dinledim, Şu hoşuma gitti; konuşması bitti, ‘seçim arifesinde böyle bir seçim atmosferinin hızlandığı, sohbet ettiği bir dönemde bilimden bahsetmek ne kadar güzel’ dedi. Demek ki Sayın Bakanımız gibi bakanlarımız çok sayıda var. Yani bugünlerde bile bilimi konuya, o konuşmasında 4-0 diyen, süper güç 5-0 diyen bakanlarımız var. Eskiden olsa, ‘şunu yapalım, bunu yapalım, şunu yapın, bunu yapın…’ Ama bakın Sayın Bakanımız konuşmasında bilimden bahsediyor. Sayın Fikri Kapan bunu çok önemsiyorum.

İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN
Kısacası, Sayın Cumhurbaşkanımız hep hizmet üretti. Milletin işini hep kolaylaştırdı, Her konuşmasında çok klişe bir söz ama ‘insanı yaşat ki Devlet Yaşasın.’ İnsanı ihmal eden, yok sayan, merkeze almayan anlayışı asla kabul etmiyor. Ve inanın Ereğli küçücük bir ileç. Ereğli’nin sorunları ile bile dertleniyor. Ereğli’de yapılacak bir projede bile ‘bunun kanalizasyonu nereye gidecek? Burada ne var?’ hepsini biliyor. Kaç tane ilçe var, dünyanın bütün ülkeleri ile uğraşırken, bu coğrafya ile uğraşırken, ülke dertleriyle uğraşırken Ereğli’ye bile zaman ayırıp uğraşıyor. Buradan da kendisine şükranlarımı, saygılarımı sunuyorum.

GÜÇLÜ İKTİDAR. GÜÇLÜ İRADE
Çağımız biliyorsunuz; kuvvetli, adil ve hızlı icra çağı. Aslında Türk Milleti Dünya İmparatorluğu kurduğu zaman da böyleydi, bu sistem vardı. Artık, Türk Milletinin şuna karar vermesi lazım. Tarihimizin zengin tecrübelerinden de faydalanarak, güçlü bir iktidar kurulması lazım. Çünkü bu bölgede yaşayabilmemiz için güçlü irade, güçlü siyasi iktidar gerekiyor.

ONLAR DA DİYORDU…
Bu sistem bugün çıkmadı. Rahmetli Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Süleyman Demirel hep bu sistemi konuştular. Şimdi, burası çok önemli; vesayet odakları ile göreve gelmeyi umut edenler ve vesayet odaklarıyla göreve gelenler bunu o zaman reddettiler. Şimdi de reddettiler.
Bu arada basına da sizin aracılığınızla bir şey söylemek istiyorum. Tabi size değil, onlar nereye gittiğini bilir. Geçenlerde elime bir dergi geldi. Rahmetliler bu saydığım isimler, ‘buna hayır diyor’.Yahu külliyen yalan. Şimdi ben bu basında bunu yazana, bu zihniyete benim nasıl saygı duymamı beklersiniz. Yalan, sonuna kadar yalan. Hadi bana bir tane Türkeş’in, Yazıcıoğlu’nun, Erbakan’ın, Özal’ın, Demirel’in bana bir tane yazısını göstersin. (‘hayır’ dediği belgeyi göstersin.) ‘Ya Başkanım ben sizi doktorluğunuzdan beri tanıyorum. Seviyorum.’ Sevme beni kardeşim, doğruyu yaz, beni sevme. Benim, senin sevmene ihtiyacım da yok.
(Kapan, o dönemler liderlerin ‘Başkanlık Sistemine evet diyebileceklerini’ hatırlatması üzerine) bizim siyasi büyüklerimizin, ülkemize katkı veren değerlerimizin konuştukları zaten adil, adaletli, hızlı, kuvvetli icra çağında olduğumuz için böyle bir başkanlık sisteminin gelmesini şey yapıyorlar. O zaman laf yine o tarafa gidiyor. Şu an biz başkanlık sisteminden bahsetmiyoruz, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden bahsediyoruz.
Eleştiri, bilgi, bunlara saygım sonsuz herkes yazma özgürlüğüne sahip ama yüzde 80 açıyla siyah, beyaz kadar fark olmasın lütfen.
Geçmiyte kurulan hükümetlerin süreleri
93 yıl geriye gidelim. Cumhuriyetimizin kurulduğu yıla… Rejimin adının Cumhuriyet olduğu yıllara geriye gitmek istiyorum. Atatürk 15 yıllık gibi bir sürede kaç hükümet kurdu biliyormusunuz? 9 hükümet. Yani ortalama bir buçuk yıl diyelim. İnönü 12 yıl görevinde 10 hükümet kurdu.
1970-80 arası çok daha özel bir yıl aralığı dilimi… 12 Hükümet kuruluyor. 66 turda Meclis Başkanı seçiyoruz. 119 turda da Cumhurbaşkanı seçemiyoruz.
(Kapan; ‘Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar fazla oylama ile Meclis’te kaç defa Meclis Başkanı seçilmiş? Yani hep mi öyle olmuş’ diye soruyor) 1980’li yıllar böyleydi. Ama ondan önceki yılları konuştuğumda anlayacaksınız. 5,5 ayda Cumhurbaşkanı seçemiyoruz. 1970-80 yılları arasında 2 hükümet kurulduğun düşün. Bakan oldun, bir tane işi bitiremezsin. Bırakın bitirmeyi, başlayan işin bile kalmaz. Şimdi ise Orman ve Su İşleri bakanımız Veysel Eroğlu için, ‘Dünyada en çok Barajlar, göletler yapan Bakan’ diye bahsediyoruz. Niçin? İstikrar olduğu için, uzun yıllar hizmet yaptığı için. Kişiliğini, karakterini oraya oturttuğu için. Diğer bakanlarımız da böyle. 10 yılda 12 hükümet kuruldu, Bakan olsan ne olur?. Size yemin ediyorum, size her gün çay getiren çaycının ismini öğrenmeden bakanlık süreniz biter. Bakan olduğunda önce bir memleketine gidersin, ardından bir de İstanbul’a gideyim dersin. Birkaç protokole katılırsın. Bir tane projeyi tamamlayıp, ‘bu da benim eserim’ demeden bakanlık süreniz biter.
Gelelim daha da acısına. Eski sistemi savunuyorlar ya; bu sistem 1960 yılında darbe oldu mu? oldu. 80’de darbe oldu mu? Oldu. 28 Şubat’ta Post modern bir darbe oldu mu? Oldu. 28 Nisan’da elektronik darbe oldu mu? Oldu. En son 15 Temmuz’da da silahlı kanlı bir darbe oldu mu? Oldu.

DARBELER NİÇİN OLUŞTU?
Eski bütün bu darbelerdeki sebep ne? Sebep, Cumhurbaşkanlığı makamının millete veya milletin vekillerine seçtirilmemesi. Bundan dolayı eski sistem bu kadar iyi, kendini koruyorsa niçin bu darbeler oluştu. Neden ikide bir hükümetler kuruldu, değişti. Hizmetsiz geçen yıllar… Dünya sanayi devrimini tamamlamış, biz hala darbeden kendimizi nasıl kururuz konuşuyoruz. Bunları, ciddi şeyleri konuşmamız lazım. Bu (eski) sistemin elle tutulur bir tarafı yok.
Şimdi eski Cumhurbaşkanlarına bakalım; Fahri Korutürk, Kenan Evren… Hep asker kökenli. Neden? Alışılmış, asker dediğin, genel kurmay başkanı dediğin Cumhurbaşkanı olur. Turgut Özal’a kadar. Bundan dolayı da bu sistemi kuvvetle ‘evet’i savunuyorum.

BAKANLARIN ATANMASI
Sayın Bakanlarımızın şu anda iki görevi var; Devlet Adamlığı vasfı var, bir de siyasi vasfı var. Parlamentoya gidiyor siyasi vasfı ön plana çıkıyor ama bakanlığına geçiyor Devlet adamlığı makamı. Ama yeni sistemde hiçbir seçilme endişesi olmayan, tamamen Devlet adamlığı vasfı geliyor. Çünkü ‘ben Cumhurbaşkanı ile gelirim, Cumhurbaşkanı ile giderim’ diyor. Yani bakanlık devlet adamlığında kalıyor.

CUMHURBAŞKANININ SİYASİ KİMLİĞİ
Başbakanımızın siyasi kişiliğini herkes kabul ediyor değil mi? Siyasi mesajlar vermesini normal kabul ediyoruz değil mi? Peki, niçin Sayın Başbakanımızın siyasi mesaj vermesini, siyasi kişiliğini kabul ediyoruz? Seçilmiş olduğu için. Peki, Sayın Cumhurbaşkanımızdan niçin bunları yasaklıyoruz. Sandıkla, halkın oyuyla gelen O da bir seçilmiş… Kendisini destekleyenlere, oy verenlere bunu yasaklayarak saygısızlık yapmıyormuyuz?
Peki, seçilmiş cumhurbaşkanının siyasi mesajlar vermesinin, Devletin, temel değerlerini, Milletin ortak çıkarlarını dile getirmesinin nasıl bir zararı olabilir?

RADYO PROGRAMINI YAPAMAZDIK
Örneğin 15 Temmuz sürecini.., o kötü geceyi hep beraber yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanımız böyle bir mesaj vermeseydi, yerinde oturan bir insan olsaydı 15 Temmuz nasıl biterdi? Şimdi Cumhuriyet diyenler, ‘rejim gidiyor’ diye tartışanlar, o gün gidecekti zaten, Cumhuriyet diye bir rejim kalmayacaktı. Ne olacağımızı bilmiyoruz, kanlı bir iç savaş, güneyden girilmiş, memlekette herkes bir birine girmiş, 80 öncesinden daha kötü, rejimde zaten Cumhuriyet falan kalmamış; neyi konuşacaktık? Şu an radyoda bu programı bile yapamazdık.
Cumhurbaşkanımız aslında 2014’de kendini ifade etti. ‘Ben oturan değil, koşan, terleyen yeni Türkiyede bir çok şeyi değiştirmek için seçilmiş olmak istiyorum’ dedi mi? Dedi. Peki muhalefet ne anladı buradan? Seçimli cumhurbaşkanından, maalesef ama ne anlama geldiğini anlamadılar. Sadece anladığım kadarıyla mekan değişikliğini anladılar.
Buradan ben de aziz Türk Halkıma, seçmenlere, bizi dinleyenlere teşekkür ediyorum; işte 2014 seçimlerinde Türkiye toplumu şu mesajı verdi; biz güdülmesi gereken sürü muamelesi olmak istemiyoruz. Böyle karar veriyoruz, artık bize böyle bakmayın mesajını verdi. Ve ardık ‘siyasetin öznesi benim ya’ dedi.

‘REİS’ DENİLMESİ
Sayın Milletvekilimiz Burhan Kuzu katıldığı bir televizyon programında ‘Reis’ dedi, karşıdan hemen ‘Cumhuriyet rejiminde reis olmaz’ tepkisi verdiler. Ben belediye başkanıyım; başkanım diyorlar. Doktorum diyorlar, özellikle İrfan Erdem, telefonda bana ‘Reis bey nasılsın’ diyor. Şimdi sayın Cumhurbaşkanımız yıllarca Belediye Başkanlığı yaptı, belki ağzı oradan alıştı reis demeye. Dese ne olur, demese ne olur? Şunu anlatmak istiyorum, tartışırken işin özünden birileri, özellikle ‘hayır cephesi’ sizin bam telinize basıyor. Sen beni, anlatmak istediğim işin özü konusunda eleştir. Yoksa ben Fikri Kapan’a ‘Fikri Kapan’da, Sayın Fikri Kapan’da, muhterem Fikri Kapan’da desem anlayacak. Sayın Burhan kuzu da ‘bu bize özgü bir sistem, bütün sistemleri ortaya koyduk, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedik’ diyor.
Doğru bilgilenmemiz lazım.

HALK ÖZNE OLUYOR
Eski sistemde ‘Meclisi fesh edecek’ diyorlar. Eski sistemde var ama yeni sistemde böyle bir kelime olmadığı gibi ‘seçimlerin yenilenmesi’ var. İşin özeti bu sistemde halk özne oluyor. Çekiyorsa halk çileyi o kesecek bileti. Çünkü ortaya bir daha sandık gelecek.
Cumhurbaşkanının partili olmasında bana göre hiçbir mahsuru yok. Çünkü hizmette siyaset olmaz. Hizmet makamındaysanız siyaset olmaz. Benim partililerim faydalanacak diye bir şey söz konusu olamaz. Önemli olan partili olmak değil, partizanlık… Ona bakarsanız belediye başkanları da partili, ne mahsuru var. Ben hangi mahalleye, muhtarıma farklı davranmışım. Partili olmanın hiçbir zararı yok, tam tersine samimiyet var. Bugün siyasi görüşüm yok, ben tarafsızım diyen yalan söylüyordur. Ahmet Necdet Sezer tarafsızmıydı? Yanlış yapan birisi gelirse; aslında 15 Temmuz’da yanlış yapan birileri geldi, halk da onlara gösterdi. Onun için bu konularda Millete güvenmeyi öğrenmemiz lazım.

DİKTATÖRLÜK SÖZ KONUSU DEĞİL
Bir başka eleştiri; En başarılı lider de olsanız ikinci döneminiz garanti değil. Diktatörlük söz konusu bile değil. Tam aksine demokratik sivil yönetim güçlenmiş oluyor. Çünkü sandık var. Her zaman sandıkla göreve gelecek bir sistem. Yani bu yapılan eleştiriler yalan.
(Kapan’ın; eleştiriler arasında hükümetin 15 yıllık sürecinde her istediğini yapabilecek güce sahip olduğunu ve yaptığının bulunduğunu hatırlatması üzerine)

LİYAKAT SAHİBİ İSİMLER
Nasıl yaptığını sen biliyormusun? Nasıl hizmet ürettiğini nereden biliyorsun? Sizler benim nasıl çalıştığımı veya nelerle mücadele ettiğimi ne kadar bilebiliyorsunuz? Bakın Sayın Cumhurbaşkanı bu sistemle kalıcı ve istikrarlı bir yönetim ortaya koymaya çalışıyor. Burada istikrar gelecek, sürdürebilirlik gelecek. Şimdi kurumsallaşma artıyor. Ehliyet sahibi, liyakat sahibi insanlar geliyor, iddialı olanlar ortaya koyuyor,’başladık, bitirdik’ dönemi başlıyor. 5 yıllık kesintisiz bir icra dönemi başlıyor.

BAKANLARIN ADINI HATIRLAMAK
(Kapan’ın, yeni sistemin gelmesi halinde 15 Temmuz gibi darbeye kalkışmaların önünü kesici ne gibi tedbirler var sorusu üzerine)
Parlamenter sisteme rağmen 6 tane darbe girişimi yaşadık. Önünü kesmek için şimdi ne oluyor? Ben mesela size soruyorum; ikimizde aşağı yukarı aynı yaşlardayız. Genel Kurmay Başkanını, Deniz, Hava, Kara kuvvetleri başkanının adını biliyormuydun? Biliyordun. Şimdi biliyormusun? Tam tersine ben, ülkemin dış işleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun adını bilmek istiyorum. Ben İçişleri bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun adını bilmek istiyorum. Ben Kültür Bakanımız Nabi Avcı’nın adını bilmek istiyorum. Ben asker değilim, askerliğe merakım da yok, silahı da sevmiyorum. Son zamanlarda gündemden düştüğü için bilmeye başladık. Bu da bir geçiştir. Devletlerde geçiş veya bazı fikirlerin olgunlaşması yıllar alır. Hala TL’yi eski para ile değerlendiriyoruz. Tabi ki askeriyemizin adını da bileceğiz. Çok yetenekli olursun, onu da biliriz onu da… Ama önceliğimiz o olmamalı.

TERÖR YOK OLACAK
Terör gündemden düşüyor. FETÖ, PKK gibi ülkeyi bölmeye çalışan bu ihanet çeteleri hem içte hem de dışta çalışıyorlar, hayır tarafını tesdekliyor mu? Destekliyor. Ben bunların yok olmasını istediğim, terörün bitmesini istiyorum. Kürt vatandaşlarımızı bizler seviyoruz. PKK kürt vatandaşlarımızı temsil etmiyorlar. FETÖ terör örgütünün hepten yok olmasını istediğim için evet diyorum. Çünkü bunlarla mücadele güçlenecek. Hükümet krizi istemiyorum. Bakan pazarlığı istemiyorum. ‘20 milletvekilim var, 50-10 bakanlık isterim’. Yahu arkadaş benim 2000 milletvekilim var. Yani 100 tane bakanlık mı var? Ne oluyor? Mecbur kalıyorsun, kerhen oluyor. Zaten birkaç gün sonra da bozuluyor.

5 YILLIK HÜKÜMET
5 yıllık bir hükümet istiyorum. Bir bekleyelim, ne yapacak, bir şans tanıyalım. Muhakkak bir şeyler yapar. Herkes normal hayatın dönsün. 5 yıl güven, istikrar… Ne varsa bu sistemde var. Yeni sistemde, ‘yetki kimdeyse, sorumlulukta onda’ diyor. Peki demokrasinin kuralı bu değil mi? Hesap verilebilir olmak, sorulabilir olmak… Bunun gelmesi bile benim için evet dememe yeterli. Rejim değişiyor eleştirileri var. Bu, Milli beraberliğimizi pekiştirecek bir reform hareketi, hiçbir şey değişmiyor. Hele hele rejim, Cumhuriyet 1923’de ilan edildi, o kalıyor, tam tersine ilelebet yaşayacak.

ÜLKENİN AYAĞA KALKIŞIDIR
Bu aslında bizim ülkemizin ayağa kalkışı, şahlanışı. Bu bir diriliş. Eğer toplumda, hayır gibi kararsız kalan vatandaşlar varsa her zaman belli bir yerlerde konuşmaya hazırım. Ülkemizin geleceği ve istikrarı için evet dememiz lazım. Ama birileri de var, vatanı bölmeye çalışan gruplar sözüm onlara; onlara asla konuşmam. Yunus Emre’nin sözüyle bitirmek istiyorum; ‘Aşksızlara öğüt verme’ der. Bizde vatan aşkı var, millet aşkı, Bayrak Aşkı, Devlet aşkı var. Buradan vatandaşlarıma seslendim, onları da evet demeye destekliyorum.

ATATÜRK’ÜN ÖNEMİ
Sözlerimin sonunda Atatürk konusunda da gelmek istiyorum. Çünkü bu çok fazla… Şimdi hiç kimse kusura bakmasın. Atatürk, sadece Türk Milletinin kaderini değiştirmedi, Kurtuluş Savaşı’nda yaptıklarıyla dünyanın bütün mazlum devletlerine yol gösterici oldu. Bizim gibi düşünenler, O’na bağlılığını, sevgisini Muasır medeniyetler seviyesini aşma hedefini gerçekleştirmek için biz onu sevimizi sevgimizi bağlılığımızı gösteriyoruz. Ama birileri, belli bir çerçeveye alıp, küçük gibi yani o çerçeveye Atatürk sığmaz. Atatürk Cumhuriyetimizin Başkomutanı, kurucusu ve Cumhuriyetimizin bahanesi ama en önemlisi hepimizin ortak bir değeridir. Bunu kabul etmemiz lazım. Özellikle de Atatürk üzerinden siyaset yapılmasını doğru bulmuyorum. Onun için konuşmamın sonunda ‘ortak değeridir’ diye vurgulamak istedim. Atatürk kimsenin o küçücük çerçevelerine sığmayacak kadar ortak bir değerimizdir.

TERÖRE KARŞI HAMLELER
(Kapan’ın; son günlerde terörle mücadelede başarılı olunduğu, özellikle bombalı saldırıların olmadığı, canlı bombaların yakalandığı bir ortama girildiğini hatırlatırken, yeni sistem gelmesi halinde bu mücadelede nelerin değişeceği yönündeki sorusu üzerine)
Yeni sistemde güçlü bir hükümet yapılanması var. Terör niçin bitecek? Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan şu anki hamleleri nasıl? Sınırlar değil, sınırın dışında da köklerini kurutuncaya kadar devam ediyor. Neden? Gülü bir irade olduğu için. Ülkesinde terör estirmediği için. Doktor olarak şuna benzetiyorum; evimizdeki sivrisinekleri öldürmeyeceğiz. Sınırlarımız içerisine giren teröristlerle mücadele edersek başarılı olamayız diyor. Son derece doğru tespit değil mi? Şimdi ne oluyor? Bunun kaynağı neresi? Bu mahalleye, bu sivri sinekler nereden geliyor? Bataklıkta, pis yerlerde larva dediğimiz sivrisineklerin yavruları olur. Ama şimde Sayın Cumhurbaşkanım recep Tayyip Erdoğan ne yapıyor? ‘Hayır, ben evime gelen sivrisinek rahatsız eden benim çocuklarımı alerji yapan beni doktora götüren, egzaması var diye ilaç kullanacağıma, gider oradaki dere yatağını kuruturum, o bataklığı da sivrisineklerden temizlerim’ diyor.

UYGULAMADA TEŞHİS ÖNEMLİ
Yıllardır başınız ağrıdığında baş ağrısı hapı kullandık. Sayın Cumhurbaşkanımız ne yapıyor? ‘Bir dakika bu baş ağrısı, ben bir doktora gideyim, bir teşhis konulsun.’ ‘Senin sinüzitin var, boyun fıtığın var onun için başın ağrıyor’ diyorlar.
Demek istediğim şu; ilaç kullanır halden, ilaç kullanmaz hale gelmemiz lazım. Bu da aslında bugün ulaşılması gereken mükemmel bir hedeftir. Ütopik bir hedefi gerçekleştiriyor. Ben, bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızı, Sayın Başbakanımızı, Hükümetimizin bakanlarını, askeriyemizi, savunmada yer alan evimize kadar bu konuda destek verenleri, emeği geçenleri tebrik ediyorum. Bundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanımıza güveniyoruz. Terörü bitirecek, çünkü güçlü irade güçlü hükümet: Bu bölgede de güçlü iradeniz, hükümetiniz olması lazım. Bu da var.

MECLİS’TE ÇOĞUNLUK SORUNU
(Kapan’ın; aynı gün yapılacak seçimlerde, Meclis’teki milletvekili dağılımında çoğunluk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisine karşı, diğer partilerin toplamına geçerse, Erdoğan da Cumhurbaşkanı seçilirse nasıl bir güçlü hükümet oluşturabilecek şeklindeki sorusuna)
Çök güzel, başta söyledim. Kuvvetli, şimdiki sayın Cumhurbaşkanımızın olduğu gibi kuvvetli, güçlü bir lider var. Peki ben soruyorum. Şimdi siz yüzde 50 artı 1 oy için gidiyorsunuz. Biliyorsunuz ki bende halk desteği var. Şu anki sayın Cumhurbaşkanımızın olduğu pozisyon gibi ir pozisyon düşünün. İçinizden ‘benim seçilmem yüzde 90’ diyorsunuz. O zaman, hem kendi desteğinizi artırmak için hem de milletvekillerinizin yüksek oranda çıkması için bölgenize dikkat ediyorsunuz. Didik didik ediyorsunuz. Şu adam, şu adam, şu adam olursa katkı sağlar.
Birincisi bu. Bu sistemde çalışan ayollar açık. Sistem uzlaşmayı da getiriyor, uzlaşacaksın. Cumhurbaşkanı yüzde 50 artı 1’i alamayabilir. Yanına birisini alarak, beraber de yürüyebilirsiniz. Her türlü durumda bu sistemin getirdiği şu: birlik beraberlik artıyor, kutuplaşmalar azalıyor. Akılcılık, uyum, anlaşma ama bunların hepsinin temelinde eğitim. Özgüven yatıyor. İnsanlığın faydaları sağlanıyor. İnşallah kuvvetli bir şekilde evet çıkar ülkemizde çağımızın gereken bir şekilde yönetim şeklin ekavuşur diyorum. Çünkü bu Cumhurbaşkanlığı hükümet Sistemi bu coğrafyada lazım.

ESKİ SİSTEMİ DÜŞÜNÜN
Evet demeyeceklere de şunu tavsiye ediyorum. Eski sistemi, darbeleri, neler olduğunu, bir yılda biten hükümetleri düşünsünler, bunu düşünmeleri bile yeter. Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 yılda ortaya koyduklarını, bakanlarımızın neler peşinde koştuklarını, neleri konuştuklarını düşünsünler, bu evet demeye yeterli. Benim bir şey dememe gerek yok.

Yorumlar
YORUM EKLE

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan kdzereglihaberci.com sorumlu tutulamaz.

Henüz yorum yapılmamış.

Bu kategorideki diğer haberler

Köşe Yazarları

Videolu Haberler

Foto Galeri

  DÖVİZ KURLARI

Dolar   Euro
Alış Satış Değişim   Alış Satış Değişim
0 0 0   0 0 0

Hava Durumu